11 Haziran 2011 Cumartesi

"Ben yaşadıklarımı anneme anlatamadım..."

Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyesi Hacı Özkan'ın hangi sebepten gözaltına alındığı beni ilgilendirmiyor. Neyi savunurken, neyi protesto ederken derdest edildi umurumda değil. Ama gözaltında yaşadıkları beni, insanlığımı, inancımı, vicdanımı fazlasıyla ilgilendiriyor. Hacı Özkan'ın gözyaşları içinde gözaltında yaşadıklarını anlattığı videoyu izlediniz mi? Bir erkeğin ağlayarak konuşmasının ne anlama geldiğini biliyorsanız eğer, Hacı Özkan'ın videosu öyle bir şey iste; kalbinize yumruk atan, beynizini zonklatan, vicdanınızı kanatan, insanlığınızdan utandıran bir video. "Ben işkence gördüğümü anneme anlatamadım, acaba onlar bize uyguladıkları işkenceyi anlatabildiler mi annelerine?" diye hem anlatıyor hem de hıçkıra hıçkıra ağlıyor. 2011 Türkiye'sinde hala işkence engellenememişse, hala polis görevinin ne olduğuna vâkıf değilse, hala gözaltına alınan vatandaş başına geleceklerden emin değilse, o zaman biz neyin türküsünü söylüyoruz? Biz neyin cakasını satıyoruz? Biz neyin rahatlığını yaşıyoruz?

Muhtemelen Hacı Özkan ile aynı düşünceleri, aynı ideolojiyi paylaşmıyorum ama aynı insanlığı, aynı vicdanı, aynı tarihi, aynı ülkeyi paylaşıyorum. Ona yapılan muamele bana, kardeşime, yeğenime, arkadaşıma yapılmıştır. Bunu böyle kabul ediyorum. Onun ruhunu kanatanlar, onun gözyaşlarını akıtanlar yaptıklarının hesabını hemen şimdi vermeliler. Bu ülkenin yöneticileri Hacı Özkan'a yapılanların hesabını eksiksiz bir şekilde sormalı. Yoksa bu ülke'de yaşamanın da, bu ülke'de siyaset yapmanın da, bu ülke'de bir şeylere inanmanın da hiç bir manası kalmayacak... 

Hiç yorum yok: