Gazetemizin
(Diriliş Postası'nın) Genel Yayın Danışmanı Erem Şentürk’ün bir sözünden mülhem
kaleme aldım bu yazıyı. Şentürk’ün o sözünü okuyunca, buna en uygun hikâye
bende var diyerek sarıldım kaleme. Erem ağabeyin altı çizilmesi gereken o sözü:
“Biz evlatlarımızın düşen göbeklerini dedelerimizi gömdüğümüz topraklara
gömdük. O yüzden, sizin hiçbir kitabınız bize vatan tarif etmeye yetmez!”
3 yaşında, Görkem
Çelebi adında bir oğlum var. 2012 Haziran’ında dünyaya geldiğinde, düşen göbek
bağını, gönlüme göre bir yer bulursam gömerim diye çantama koydum. Biliyorum
göbek bağını bir yere inanarak gömmek hurafedir. Ama oğlumun göbek bağını en
azından duygusal bağ kuracağı bir yere gömmek istiyordum. Aklımda Sultanahmet
Camii ile Eyüp Sultan vardı. Günlük telâşe içerisinde bu iki mekâna da
gidemedim ama Allah, uzak bir diyarı nasip etti. 2012’nin Ramazan’ında bir grup
gazeteci arkadaşla birlikte yolumuz Balkanlara düştü. Makedonya ve Kosova’ya
gitmek nasip oldu. Tabi bu esnada oğlumun göbek bağı da benimle beraberdi.
Üsküp’te geçirdiğimiz birkaç günün ardından Priştine’ye de uğradık. Bizi
gezdiren ekip, orada mukim olan, üçüncü Osmanlı Padişahı I. Murad’ın ya da bir
başka ismiyle Murat Hüdavendigar’ın türbesine de götürdü. Buralarda Osmanlı
padişahına ait bir türbe olduğunu bilmiyordum. Şaşırdım. I. Murad’ın hikâyesini
okuyunca daha da şaşırdım.
Orhan Gazi’den
sonra 1363’te tahtta geçen I. Murad, 62 yıllık ömrü hayatında birçok savaşa
girip cenk etmişti. Özellikle Balkanlar’a düzenlediği akınlar dillere destan
idi. Şehzadeliği döneminde Edirne’yi alarak Balkanlara geçen ve Balkanlarda
fetihler yapmaya başlayarak Osmanlı Devleti’nin sınırlarını genişleten I.
Murad’ın kırkın üzerinde savaşı yönettiği ve hiç yenilmediği çeşitli
kaynaklarda söylenmektedir.
Gelelim sadede;
28 Haziran 1389’da Haçlı Ordusu ile Osmanlı ordusu, Üsküp’ün kuzeyinde Kosova
Ovası’nda büyük bir meydan muharebesine giriştiler. I. Kosova Savaşı olarak
adlandırılan bu muharebede Osmanlı ordusu ile Hıristiyan Sırp, Bosna, Eflak,
Macar ve Hırvatlardan oluşan Haçlı ordusu sekiz saat süren bir çarpışmaya
giriştiler. Hıristiyan ordusu, sonunda büyük bir bozguna uğradı. Muharebe
bittikten sonra, savaş alanını gezen Sultan I. Murad, ölü taklidi yapan Sırp
Miloş Obiliç tarafından hançerlenerek şehit edildi. Böylece I. Murad, savaş
sırasında öldürülen tek Osmanlı sultanı oldu. Sağlığında vasiyet ettiği için
cenazesi Bursa’ya götürüldü ancak kalbi dâhil iç organları şehit edildiği yere
gömüldü ve adına bir türbe inşa edildi. Efsane kuruluşumuz TİKA tarafından
restore edilen o türbe, tam 626 yıldır, dimdik orada duruyor.
Türbeyi ziyaret
ettiğimizde, işte dedim, oğlumun göbek bağını gömeceğim özel bir yer. Ve
çantamdan göbek bağını çıkarıp, türbenin bahçesinde yer alan kim bilir kaç
yüzyıldır ayakta duran çınar ağacının dibine dualarla gömdüm. Türbede yer alan
şeref defterine de aynen şu satırları yazdım: “Tarih kitaplarından okuduğumuz
Sultan I. Murad’ı Kosova’daki türbesinde ilk kez ziyaret etme bahtiyarlığına
eriştim. O büyük padişahın şehit edildiği mekânı görmüş oldum. Ve ne
bahtiyarlık ki 21 Haziran 2012’de dünyaya gelen oğlum Görkem Çelebi’nin göbek
bağını, bu büyük padişahın türbesinin bahçesine gömdüm. Oğlum Görkem Çelebi,
ataları gibi cesur, akıncı, muvahhit ve mücahit olsun diyerek duamı ettim.
Sultan I. Murad, ruhun şad olsun, mekânın cennet olsun!”
Bir aylıkken göbek
bağını gömdüğüm oğlum şimdi 3 yaşında. Diriliş Ertuğrul ve Filinta, en sevdiği
dizi filmler. Hele savaş sahnelerine bayılıyor. Ok atmaya, kılıç sallamaya ayrı
bir iştiyakı var. Evin içerisinde Ya Allah diyerek savaşıyor, Haktır Allah diye
kılıcını sallıyor. Hanımla birlikte bu oğlan niye bu kadar savaşçı oldu diye
düşünürken, göbek bağını şehit padişah I. Murad’ın türbesine gömdüğümüzü
hatırladık. Ardından Erem ağabeyin bu sözünü de okuyunca, bizim hikâyemizin
eksik parçaları da tamamlanmış oldu.
Bu arada, Sırplar
da boş durmamış, Sultan I. Murad’ın türbesinin 300 metre yakınına, Osmanlı
padişahını şehit eden Sırp askeri Miloş Obiliç’in anıt mezarını yapmışlar.
Onlar ne yaparsa yapsın; biz evlatlarımızın düşen göbeklerini dedelerimizi
gömdüğümüz topraklara gömdük bir kere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder