16 Eylül 2011 Cuma

Çarşı, İsrail'e karşı mı?

"Futbol asla sadece futbol değildir" önermesine yürekten inanan biriyim. Futbolun, kitleleri uyuşturup, uyuttuğu önermesini dikkate almakla birlikte, futbolun bunun dışında çok büyük bir "uyaran" olduğuna inanıyorum. Galatasaray'ın UEFA kupasını aldığında, sadece biz değil, bu coğrafyanın tüm mazlumları sevinmişti. Türk Milli Takımı dünya üçüncüsü  olduğunda Filistin'den Bosna-Hersek'e kadar koca bir coğrafyanın insanları ayağa kalkmıştı. Gazze'de, Saraybosna'da, Şam'da Sana'da Türk milli takımının zaferleri sokaklarda kutlandı. İşte bu sebeple dün akşam İnönü'de oynanan Beşiktaş - Maccabi Telaviv maçına da salt bir futbol maçı olarak bakamadım. Filistin'in işgali ile kendisine bir ülke oluşturmaya çalışan, bunu da katliam üzerine katliam yaparak hayata geçiren İsrail, kurulduğu günden beri bölge halklarının nefretini üzerine çekmiş durumda. Mavi Marmara'ya yapılan baskın da bardağı taşıran son damla oldu. 

Maccabi'nin Türkiye'ye gelecek olmasını fırsat bilen Filistin dostları, İsrail'i protesto etmek için ele geçen böyle bir fırsatı kaçırmak istemedi. Ancak, herhangi bir olumsuzluğun yaşanmaması için hayata geçirilen güvenlik tedbirleri abartılınca, Çarşı grubunun da kraldan çok kralcı bir tavra bürünmesiyle dün akşam stadda "dut yemiş bülbül" komedisi vardı. "Şehitler ölmez vatan bölünmez" haricinde dişe dokunur bir sloganın atılmamış olması bence utanılacak bir durumdur. İsrail'i protesto etmek için bilet alıp stada giren Filistin dostları, slogan atma teşebbüsünde bulununca Çarşı grubu tarafından susturuldu, tartaklandı. Allah'tan Beşiktaş 9 şehide karşılık atacağı 9 golün 5'ini bu maçta attı da yüreğimizi ferahlattı. Ancak Çarşı efsanesinin de çöküşü oldu bu maç. 

Hiç yorum yok: